İnsanoğlu tarih boyunca kendisini yaratan varlık ile arasındaki ilişkinin mahiyeti üzerinde düşünmüştür. Zaman içinde bu mahiyeti izah eden çeşitli teoriler ortaya çıkmıştır. Mu‘tezile’nin “vücûb alellah” düşüncesi, bu teorilerden biri olmakla birlikte Allah’ın insanla ve diğer yaratılmışlarla ilişkisinin birtakım rasyonel ve ahlâkî ilkelere göre gerçekleştiğini öne sürer. Onlar adalet ilkesinin bir gereği olarak gördükleri vâcibi, Allah’ın başlangıçta nesnelerin tabiatına yerleştirdiği değer ilkelerinden biri olarak kabul etmişlerdir. Evrensel olan bu ahlâki ilke rasyoneldir ve iyinin (hüsün) bir alt kategorisidir. Ahlâklı olabilmenin temel şartı hüsün ilkesine ve onun kategorilerinden biri olan vâcibe uygun davranmaktır. Mu’tezile’ye göre vâcip, harici bir zorunlulukla değil fiilin kendine has yönleri ile ilişkilidir. Bu nedenle onlar Ehl-i Sünnet’in, vâcip kavramıyla Allah’a harici bir zorunluluk yüklendiği ve bunun ulûhiyete zarar verdiği iddiasını kabul etmemişlerdir. Onlar vâcibin yapılmamasını kötülük (kubuh) olarak nitelendirmiş ve Allah’ın üzerine vâcip olanı yaptığını iddia etmenin, O’nu kötünün faili olmaktan tenzih etmek anlamına geldiğini ileri sürmüşlerdir. Bu çalışma Mu’tezile’nin İlahi fiillerde zorunluluk (Vücûb alellah) teorisini, bu teoriye yöneltilen itirazları da dikkate alarak ayrıntılı olarak ele almaktadır.