Yüce Allah, İslâm dinini bütün insanlığa Kur’an-ı Kerim dili ve Hz. Peygamber’in fiiliyle takdim eder. Bu nedenle İslâm’ın doğru anlaşılması Kur’an’ın doğru anlaşılmasına bağlıdır. Yüce kitabın ilk müfessiri hiç şüphesiz Hz. Muhammed’dir. Sonraki nesiller İslam’ın doğru anlaşılması için birçok çalışma kaleme almışlardır. Konuyla ilgili eser verenlerden biri de İslam düşünce tarihinde seçkin bir konuma sahip olan ve daha çok mutasavvıf kimliğiyle ön plana çıkan gönül insanı ve Türk bilgini Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’dir. Mevlânâ, İslam’ın doğru anlaşılması ve yaşanması amacıyla eserlerinde Kur’an’ın evrensel mesajlarının nasıl anlaşılması gerektiğini şiir ve edebiyatın verilerinden istifade ederek, bazen beyitleriyle bazen de naklettiği hikâyelerle herkesin rahatlıkla anlayabileceği akıcı ve sade bir dille açıklamaya çalışmıştır. Böylece İslam dininin insanlar arasında anlaşılıp yayılmasında ve zihinlerde yer edinmesinde önemli rol oynamıştır. Elinizdeki bu eserde, Mevlânâ’nın İslam inanç esaslarının temelini oluşturan ulûhiyet, nübüvvât ve sem’iyyât konularının yanı sıra insan ve dünyanın anlam ve değeri ile insanın irade ve seçme özgürlüğü, kader, kaza vb. klasik kelam konularına yönelik temel görüşleri incelenmiştir. Ayrıca son zamanlarda insanlığın sıklıkla maruz kaldığı deprem, sel, kuraklık ve salgın hastalıklar vb. musibetleri Mevlânâ’nın perspektifinden nasıl okumak ve anlamlandırmak gerektiği; bunlarla başa çıkmada dua, sabır ve tevekkül gibi dinî değerlerin yeri ve önemi, bireysel, toplumsal ve psikolojik olarak ne gibi işlevleri sahip olduğu, bunlar üzerinden insanlara ne tür mesajlar verildiği tespit edilmeye çalışılmıştır.