"İslâm'da Siyasal Düşüncenin Oluşumu" başlığı, din-siyaset ayrılığı zaviyesinden bakıldığında garip görülebilir. Esasen, İslâm'ın direkt olarak bir siyasî sistem empoze ettiği veya en azından bir siyasî yapılanmanın ayrıntılarını ortaya koyduğu da söylenemez. Kur'ân'ın temel gayesi ve esas ilgi konusu, siyasî faaliyetler ve oluşumlar değildir. O, ferdî sorumluluk ilkesinden hareketle önce bireyin ve buna bağlı olarak da toplumun ıslahını ve doğruya ulaşmasını sağlama amacındadır. Bir yönetim mekanizması ve siyasî yapılanmanın mevcut olmadığı bir toplum düşünülemez ise de, İslâm açısından siyaset kurumu, ana hedefini gerçekleştirmede bir araç ve dolayısıyla tâlî bir unsurdur. Siyasete yönelik olarak değerlendirilebilecek Kur'ânî hükümlerin ekseriyetle genel prensipler şeklinde vaz' edilmesi, temel ilginin bu olmadığının bir göstergesidir. _x000d_ Maamâfih, "insan"ın mevcut bulunduğu her yerde siyasetin olması kaçınılmazdır. Nitekim İslâm tarihinde de daha Hz. Peygamber hayatta olduğu dönemden itibaren siyasî eğilimler, faaliyetler ve mücadeleler ortaya çıkmıştır. İşte, W. Montgomery Watt da, orijinal adı "Islamic Political Thought" olan bu eserinde, bedevî Arap yaşayışındaki kökenlerini de içine alacak biçimde Medine'deki ilk İslâm Devleti'nden başlayarak günümüze kadar İslâm çerçevesinde vukû bulan siyasî gelişmelere bütüncül bir bakış ortaya koymaktadır. _x000d_ Eserde, İslâm siyasî düşüncesinin hem oluşturucu unsuru, hem de objesi olan siyasî oluşum ve faaliyetler kronolojik biçimde hikâye edilmekten ziyade, bunların temelinde yatan hususlara dikkat çekilerek tahlilci ve tenkitçi bir tarzda değerlendirmelerde bulunulmakta ve bunlar arasında görece arka plânda kalmış ilgi ve bağlantılara vurgular yapılmaktadır._x000d_ Temel hareket noktası, bizzat müellifin de ifade ettiği gibi, İslâm siyaset kurumunun İslâm öncesi siyasî anlayışlara dayanmakta ve onların bir örneğini vermekte olduğudur. Siyasî olgulara yaklaşımda ve bunların değerlendirilmesinde bu düşüncenin belirleyici olduğu görülebilir._x000d_ Diğer tüm sosyal kurumlar gibi siyasetin de temel unsuru "insan"dır. "İnsan"ın, yeni bir dini kabul etmekle -ki bu noktada, dinin (yani İslâm'ın) öncelikli talebinin Allah'a ve Elçisi'ne iman edilmesi, namaz kılınması ve zekât verilmesi olduğu göz önünde bulundurulmalıdır- tüm dünya görüşünün bir anda değişim geçirmesi beklenemez. Kişinin, dinin özüne taalluk etmeyen meselelerde zihninde yerleşmiş kalıplara, sahip olduğu örfe ve alışageldiği teamüllere göre hareket etmesi tabiîdir.
Anahtar Kelimeler: İslâm siyaset düşüncesi, hilâfet, İslâm devleti
214 sayfa
Yayınevi: Birey Yayıncılık
İstanbul, 2001