Gaziantep'te 17-19 Ekim 2014'te düzenlenen “Hz.Peygamber’in Nübüvvetinin Süresi ve Kapsamı” çalıştayı sonuç bildirgesi için tıklayınız!

Oluşturma Tarihi: 2014-10-20 15:10:00 - Son Güncelleme Tarihi: 2014-10-20 15:10:00

NÜBÜVVET ÇALIŞTAYI SONUÇ BİLDİRGESİ

GAZİANTEP, 19 EKİM 2014

17-19 Ekim 2014 tarihlerinde Gaziantep Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Kelam Anabilim Dalı tarafından “Hz.Peygamber’in Nübüvvetinin Süresi ve Kapsamı” çalıştayı düzenlenmiştir. Çalıştaya Çeşitli üniversitelerden Kelam Anabilim Dalı ağırlıklı olmak üzere İslam Hukuku, Tasavvuf, Tefsir, Hadis, İslam Mezhepler Tarihi ve Din Psikolojisi Anabilim Dallarından öğretim üyeleri katılmıştır. Çalıştayda Hz. Peygamber’in nübüvveti etrafında oluşan yanlış algı ve değerlendirmelerin sebepleri ve sonuçları tartışılmış, çözüm yolları hakkında müzakerelerde bulunulmuştur. Yapılan müzakereler sonunda üzerinde mutabakata varılan aşağıdaki hususların kamuoyuyla paylaşılmasına karar verilmiştir:

• Hz. Muhammed’in (s.a.v.) son peygamber oluşu, İslam inanç esaslarının temel unsurlarından biridir. Kur’an-ı Kerim, Hz. Peygamber’den sonra peygamberlik iddiasında bulunanlara kapıyı kapatarak Nebî (nübüvvet) ve resul (risalet) arasında kopmaz bir ilişki kurar ve her resulün mutlaka nebi özelliği taşıması gerektiğini beyan eder. Bu durumda nübüvvetin Hz. Peygamberle son bulduğu ama resullüğün devam ettiği kabulünden hareketle kendini nebi değil ama resul ilan etmenin de hiçbir dinî dayanağı yoktur. İslam, halife, şeyh, mürşit, dinî lider, kanaat önderi gibi isimlendirmeler altında hiç kimsenin dinî otorite iddiasında bulunmasına imkân tanımaz.

• Günümüzde tek sahih ilahî metin Kur'ân-ı Kerim’dir. İnananlar bu metni yaşadıkları çağın ruhuna ve vicdanına yol gösterecek şekilde aklın rehberliğinde yorumlamakla mükelleftirler.

• İnsanlık tarihinde Allah’tan en son vahiy alan kişi Hz. Muhammed’dir. Bunun dışında vahye muhatap olma iddialarının bir geçerliliği yoktur. Hz. Peygamber’in vefatından sonra rüya veya başka kanallarla onunla irtibat kurma söyleminin de dinî bir temeli bulunmamaktadır. Zira Peygamberler dahil, vefat eden bütün insanların bu dünya ile maddi-manevi irtibatları kesilmiştir. Nübüvvet ve velayet ayrımı yaparak velayeti nübüvvetin devamı olarak göstermek ve böylece kendisini nebevi geleneğin minasçısı olarak takdim etmek İslamî temelden yoksundur.

• Rüya, keşf, ilham gibi yollarla elde edildiği iddia edilen bilgiler, iddia sahibi dışındakiler için delil teşkil etmez. Bu vasıtalarla elde edildiği söylenen bilgilerin hiç biri Kur’an’la eş tutulamaz. Bunlar, herhangi bir hüküm özelliğine ve bağlayıcılığa sahip değildir.

• Hz. Peygamber’i (s.a.v.) anmak ve onun daha iyi anlaşılmasını sağlamak üzere icra edilen programlarda, yanlış peygamber algısına sebep olabilecek söylemlerden kaçınılmalıdır. Diyanet İşleri Başkanlığı ve İlahiyat Fakülteleri sahih bir nübüvvet anlayışının oluşmasında daha sorumlu ve duyarlı davranmalıdırlar.

PDF olarak indirmek için tıklayınız!